"Bilgilenmem gerek"i çöpe atın; internetten profesyonel dansçıları izlemeyin. "Ben böyle olamam"a gömülmeyin; içinizdeki gerçek potansiyeli kurutmayın. Yerine "Diğerleri vızzzz gelir, ben böyleyim, böyle dans ederim" diye yumruğu masaya vurun. (Erkekler gibi yumruk-mumruk vurmayın, bir şen kahkaha atıp geçin… "kendinize" ilerleyin. :) Siz ve dansınız… araya kimmmseyi sokmayın.
Dans "tutorial"larını ise HİÇ İZLEMEYİN. Eğitimler size klasik oryantali (edeplenmiş göbek dansını) öğretir. Bu tarz ise "içinizdeki ateşin yayılmacılığı"nı engelleyecektir. Size "öğretilecek" her şey beyninizi (ruhunuzun dediğini), var olan "doğru kalıpları" çerçevesinde yeniden "ŞEKİLLENDİRECEK"tir.
El-alemi izleyeceğinize ayna karşısına geçip kendinizi seyredin.
Bu yazdıklarımı okuyunca "Öf… saçmalamış… Twitter'ı açıp birkaç değerli fikir paylaşayım" ya da "Bilmemne grubumda ne yazdılar, telefondan ona bakayım" demeden önce aşağıdaki paragrafı okuyun. Göreceksiniz ki benim sözlerimi yineleyen başkaları da bulunmakta.
Sözler "Into The Beat" adlı filmden alıntı.
Bir balerin kızın yolu rastlantı sonucu sokak dansçıları ile kesişir. Onlarla dans etmeye kalkar, ama başarılı olamaz. Bale sınıfının yıldızıdır oysa! Yenilgiyi kabul edemez, gece eve gidince internetten ünlü sokak dansçılarının kliplerini izler ve pek çok şey kapar. Ertesi gün grubun en iyi dansçısının karşısına çıkar ve gururla öğrendiklerini sergiler.
Delikanlı "Vay be… baya çalışmışsın" diye konuşur, ama "yaptıkların ünlü dansçıların figürleri" diye devam eder. "Bu figürler onların. Onlar yaratmış. Senin yaptığınsa aşırmak… Sen taklit ediyorsun! Dans etmek elektrik gibidir. Önce karnından başlar ve bütün vücuduna yayılır, sonra senden dışarı taşar."
Kız öfke ile "Bu saçma sokak dansı figürlerinizle hep böyle böbürlenir misiniz?" diye çıkışarak sırtını döner ve uzaklaşmaya başlar. Çocuk ise arkasından bağırır:
- Sen git de internetten havalı figürler öğren.
Bu sözler kızı daha da kızdırır. Geri döner, çocuğun karşısına geçip garip ve abartılı figürler yapar.
- Dansın bu olduğunu mu sanıyorsun? Bu mudur yani?
Çocuk ise sakince yanıtlar.
- Nihayet anladın.
Oysa kız anlamamıştır. Biraz şaşkınlık, biraz küstahlıkla sorar:
- Senin bir tahtan filan mı eksik?
Delikanlı bilgece bir tebessümle mırıldanır:
- Öyle ise ne olmuş?
Ve daha ciddi bir tavırla ekler:
- Kim bilir nereden çaldığın figürlerle herkes sana bayılacak mı? Önemli olan senin ne yaptığındır. Kendi malzemenle kendine ait tarzını bulman gerek.
SONRAKİ BÖLÜM >>